Eğitimde Finlandiya Modeli
Her ülkenin kendine has özümsedikleri ve yönettikleri bir eğitim anlayışı ve/veya sistemi bulunmaktadır. Hangi ülke olursa olsun ana odak noktası her daim insan olmaktadır. Bu minvalde eğitim alanında bazı ülkelerin başarılı bir şekilde dizayn edilen ayrıca tüm dünyada etkin olan eğitim sistemleri vardır. Finlandiya’nın da PISA gibi uluslararası organizasyonlarda istikrarlı bir şekilde gösterdiği başarılı sonuçlardan kaynaklı ilk sıralarda yer aldığı bilinmektir.
2018 yılında basılan ve toplam 128 sayfadan oluşan “Eğitimde Finlandiya Modeli” adlı kitapta ise eğitim alanındaki başarılarını Pasi Sahlberg sohbet edici bir üslup ile okurlarına aktarmaktadır. Kitap özelinde hangi ülkeden olduğu fark edilmeksizin eğitim ile ilgili tüm liderlere aynı zamanda öğretmenlere yönelik anlatım tercih edilmiştir.
Kitap Bölümleri
Kitap kendi içinde dört (4) farklı bölümden oluşmaktadır. Bunlar; teneffüs hakkını ihlal etmeyin, istatistikleri değil, küçük veriyi kılavuz edinelim, eşitlik yetmez, hakkaniyeti hedefleyin ve şehir efsanelerine aldırmayın başlıklı bölümlerdir.
- “Teneffüs Hakkını İhlal Etmeyin” başlıklı ilk bölümde nitelikli bir öğrenme süreci için uzun ve planlı teneffüs ile birlikte fiziksel aktivitenin çocuklar açısından önemli olduğunun üstünde durmaktadır. Bu iki farklı maddenin çocukların ders aralarında zihinsel olarak toparlanmasını ve yeni öğrendiklerini sindirmelerini sağladığını ifade etmektedir. Finlandiyalı öğretmenlerde teneffüs kültürünü konuklara şu şekilde açıklamışlardı: “Gerekli tüm güvenliği sağlıyoruz, fakat çocuklarımız oynarken alınabilecek tüm önlemleri almaya gerek duymuyoruz.” (Sahlberg, 2018, s. 45).
- “İstatistikleri Değil, Küçük Veriyi Kılavuz Edinelim” başlıklı ikinci bölümde eğitime dair uygulamak üzere alınacak kararların büyük veriden ziyade küçük verinin dikkate alınması gerektiğinin üstünde durulmuştur. Eğitim alanında küçük veri, belli bir öğrenci, öğretmen, sınıf veya okul bağlamında, etkileşim düzeyinde ve gerçek zamanlı meydana gelen olgu ve olaylarlar ilgilidir. İster okul olsun, ister mahalle; öğretim, öğrenim ve eğitim liderliği faaliyetinin vuku bulduğu her yerde bu verilerden vakitlice, akıllıca ve bilfiil faydalanılır (Sahlberg, 2018, s. 64).
- “Eşitlik Yetmez, Hakkaniyeti Hedefleyin” başlıklı üçüncü bölümde eğitimin kazandırmayı amaçladığı tüm kazanımların nitelikli olmasının yollarından birisinin adil/hakkaniyetli olunması ile mümkün olacağını belirtmiştir. Eşit olmak ile adil olmak arasındaki farkın dikotomisi üzerinde durmuştur. Yazar, Finlandiya’nın bu konu üstünde neden özellikle durduğunu ise şu şekilde açıklamıştır. “Bir eğitim sisteminde hakkaniyet tesis edilmediğinde, öğrencilerin bilişsel ve kişisel potansiyellerini bütünüyle değerlendiremezsiniz. Finlandiya gibi küçük ülkeler tek bir çocuğu bile boş vermeyi göze alamaz.” (Sahlberg, 2018, s. 82-83).
- “Şehir Efsanelerine Aldırmayın” başlıklı dördüncü ve son bölümde ise, Finlandiya eğitim sistemine dair konuşulan konuların ve edinilen bilgilerin uydurma olduğunu, bu şehir efsanelerinin dikkate alınmadığı takdirde eğitim sisteminin doğal yapısına olumsuz etkileri olabileceğini şu soruyu sorarak açıklık getirilmeye çalışılmıştır. “Finlandiya eğitim mucizesi” diye bir şeyden bahsedip durmasına şaşırmıyor insan: Öğrencilere ev ödevi vermeyen ve erkenden de evlerine gönderen okulların yine de hayli yüksek bir akademik performans sergileyebilmesi mucizeden başka ne olabilir ki (Sahlberg, 2018, s. 89)?
Millî ve Kültürel Eğitim
İncelemesi yapılan “Eğitimde Finlandiya Modeli” adlı kitapta ülkenin kendi eğitim sistemine dair temel alınan şiarlardan bahsedilmiştir. Pasi Sahlberg, asıl olması gerekenin bu şiarların doğru bir şekilde uygulanması ve sürdürülebilirliğinin sağlayan konulara değinmiştir. Finlandiya eğitim sisteminin evrensel başarı düzeyini meydana getiren yöntemleri karar alıcılara, okul yöneticilerine ve öğretmen kesimine rehber olması amacıyla da kaleme alınmış bir kitaptır.
Tabii ki bir konunun altını çizmekte de fayda görüyoruz. Eğitim sadece bireyi merkeze almakla kalmaz aynı zamanda devlet yapısını ve kendi sınırlarında bulunan toplumsal düzeni de dikkate almaktadır. Bu sebeple insan odaklı eğitim anlayışının sadece pozitivist yaklaşım ile sınırlı kalmamakla birlikte iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olmak konusunda değerlerin de önemli bir işleve sahip olduğunu belirtmek gerekir.
Kendi milli ve kültürel değerlerini aktar(a)mayan sistemin milli olarak nitelendirilmediğini ifade edebiliriz. Her kültür, eğitimi yeniden yapılandırır ve her eğitim sistemi de ait olduğu kültüre katkı sağlar (Gündüz, 2021, s.13). Bu sebeple farklı ülkelerdeki eğitim sisteminde başarılı ve olumlu yönleri alarak kendi milli ve kültürel değerlerimize uygun şekilde transfer etmek daha faydalı olacaktır. Aksi takdirde elekten geçirmeden kültürel değerlere uygun olmayan yöntem, bilgi ve beceri maalesef fayda sağlamak yerine yıkıcı bir etkiye dönüşecektir. Doğru–yanlış, faydalı–zararlı, iyi–kötü değerlendirmesinde bulunarak kullanıldığında farklı ülkelerdeki yöntemler, bilgi ve beceriler elimizdeki kaynakları daha nitelikli ve zengin hale getirecektir.
Eğitimin evrenselleşmesi mümkün değildir. Ancak kendi millî ve kültürel eğitim anlayışımızı cihanşümul bir şekilde yaşatabilmemiz mümkündür. Bir ülke toplumun hayat bulabilmesi için amacı, değerleri, kuralları ve sosyal ilişkilerinin olması gerekir. Bunlar ise sadece kültürel eğitimin kendisi ile aktarılabilir ve kalıcı hale getirilebilir.
Konuyla bağlantılı olarak “Eğitim Yönetimindeki Güncel Sorular” başlıklı içeriğimizi de ayrıca okuyabilirsiniz.