Selim Sırrı Tarcan: İsveç’e pazılarımla gittim, kafamla döndüm.
Selim Sırrı Tarcan, Türkiye’nin hem eğitim alanında hem de spor alanında önemli çalışmalara öncülük etmiş bir isimdir. Yetenekleri ve ilgisi doğrultusunda yöneldiği beden eğitimi (jimnastik) branşında kendini geliştirmiş ve toplumun diğer fertlerinin de aynı şekilde gelişmesini amaçlamıştır.
Buradan hareketle kendini daha etkin gördüğü beden eğitimi alanında çalışmalarını yürütmek için görevde bulunduğu askerlik sürecinde İsveç jimnastiğini gözlemlemek üzere İsveç’e gitmiştir. Kendisi orada gözlemlediklerinden yola çıkarak yurda döndüğünde şu açıklamayı yapmıştır: “İsveç’e pazılarımla gittim, kafamla döndüm.”
Selim Sırrı Tarcan, beden eğitimine dair benimsediği Alman jimnastiği yerine artık İsveç jimnastiğini benimsemeye başlamış ve bu sistemi aktarmaya gayret etmiştir. Alman jimnastiği aletli egzersizlere dayanan, belli bir ideolojiye dayalı olan ve bu sebeple toplumun her kesimine hitap edemeyen “birey yönetimli” bir anlayışa sahiptir. İsveç jimnastiği ise, sağlık yönelimli olup, alete gerek duyulmadan yapılabilir olmasıyla toplumun her kesimine hitap eden “kitle yönelimli” bir anlayışa sahiptir.
Yaşamı süresince birçok alanda ve konuda çalışmalar yürüten Selim S. Tarcan, zihnindeki çalışmaları istediği şekilde ilerletmek için çeşitli insanlarla tanışma fırsatı bulmuştur. Bu sebeple zamanının gerekliliği üzerine askeri görevde yer alırken istifa ederek siyaset ve eğitim alanında önemli makamlarda bulunma imkânı olmuştur. Daha sonrasında asıl hedefi ve geliştirmek istediği beden eğitimi alanında tam manasıyla odaklanmak için aktif siyasetten de çekişmiştir. Beden eğitimi çalışmalarına ağırlık vererek özel bir Terbiye-i Bedeniyye Mektebi açmıştır.
Selim S. Tarcan, Mekteb-i Sultani ile başlayıp Mühendishane-i Berr-i Hümayun ile devam eden ülke içindeki eğitim sürecini, kendisine miras kalan iyi derecede Fransızca ve okul yıllarının başlangıcında tanıyıp ömrünün sonuna kadar süren beden eğitimi ve spor sevgisi ile tamamlamıştır. Aynı zamanda bunlarla birlikte yazdığı kitaplar ve birçok gazete ve dergide yayınladığı makaleleri de literatüre kazandırmıştır.
Türkiye’de Olimpizmin Öncüsü
Uluslararası Olimpiyat Komitesi‘ni (IOC) kuran Baron Pierre de Coubertin, dünyanın farklı bölgelerinden temsilciler aramaya başlamıştır. Bu sebeple birçok arkadaşına danışarak arayışlarını sürdüren Coubertin, Mösyö Gouvery aracılığıyla İstanbul temsilciliği için Selim Sırrı. Tarcan’a ulaşmıştır. Kendisine teklif edilen IOC Osmanlı temsilciliği görevini kabul ederek daha sonrasında Coubertin ile iletişimini sürdürerek Milli Olimpiyat Komitesini kurma çalışmalarına başlamıştır.
Öğretmenlik görevini yerine getirirken aynı zamanda beden eğitimi öğretmeni yetiştirme çabası içerisinde de olan Tarcan, başkanlık görevine gazeteci arkadaşı Ahmet İhsan Tokgöz’ü getirmiştir. Selim S. Tarcan bu organizasyonun yönetiminde ise genel sekreterlik görevini üstlenmiştir. İlerleyen zamanlarda da aralık ayında IOC üyeliğine 37. sıradan kabul edilmiştir.
1911 yılında Budapeşte’de düzenlenen organizasyonda Osmanlı Devleti, IOC üyeliğine resmen 13. üye olarak kabul edildi. 1923 yılında ise Türkiye Milli Olimpiyat Cemiyeti (TMOK) ilk toplantısını gerçekleştirmiştir.
Çalışma temposunda belli zaman aralıklar konferans veren Tarcan, yine spora dair verdiği bir konferansta, yöneticileri sporcularda amatörlük ruhunu öldürmekle ve sporcuları da kendilerini profesyonelliğe kaptırmakla eleştirince tepkiler maruz kaldı. Bu eleştirilerde bulunduğu tarihten sonra kurucu olduğu Milli Olimpiyat Komitesi toplantılarına katılmamaya başlayarak görevini Ali Sami Yen’e devretmiştir.
Kitap Hakkında İnceleme
Ülke tarihimizde bu denli aktif ve kritik görevlerde bulunan Selim S. Tarcan hakkında çok fazla güncel kaynak olmamakla beraber iki tane önemli eser yayınlanmıştır. Bunlar: Selim Sırrı Tarcan ve İsveç Jimnastiği ve İdealist İttihatçı Bir Muallim Selim Sırrı Tarcan kitaplarıdır.Biz daha çok belirtmiş olduğumuz “Selim Sırrı Tarcan ve İsveç Jimnastiği” başlıklı eser üzerinde durarak incelemelerde bulunmaya çalışacağız. Bu çalışmada, eğitimde model arayışlarının ve uygulama çabalarının yoğunlaştığı II. Meşrutiyet döneminde özellikle pedagojik, askeri ve sıhhi nedenlerle beden eğitimi alanında etkin konuma yükselen İsveç modelinin Selim S. Tarcan öncülüğünde Türk eğitim sistemine entegrasyonu süreci incelenmiştir.
Dr. Tolga Şinoforoğlu tarafından 2015 tarihinde toplam 232 sayfa olarak “Selim Sırrı Tarcan ve İsveç Jimnastiği: Beden Eğitiminde İsveç Modelinin II. Meşrutiyet Dönemi Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonu” başlıklı doktora tezinden üretilmiştir. Alanında önemli bir kaynak olan ve biz okurlarına sunulan bu kitap ise Spor Yayınevi ve Kitabevi tarafından yayınlanmıştır.
Yazarın arşivde yer alan bilgileri açıklayıcı bir şekilde kullanması ve konunun anlaşılması bakımından bağlantıları birbirini destekler nitelikte kurması okuma sürecini verimli kıldı. Aynı zamanda konu başlıklarıyla ilgili görsellerin de kullanılması anlaşılması güç olan başlıkları daha somutlaştırmıştır.
Sadece biyografik izlerin peşinde gitmeyerek ülke tarihinde ilgili olayları da yalın bir şekilde sunulmuş olması olay örgüsü açısından tamamlayıcı olmuştur. Bununla birlikte Alman ve İsveç jimnastik akımlarını, beden eğitimi ve olimpiyat komitesine dair de detaylı bilgiler vermiş olması Selim Sırrı Tarcan hakkında detaylı bir bilgilendirme sağlamıştır.
Sonuç olarak kitap, Selim Sırrı Tarcan özelinde durarak hem Avrupa’daki beden eğitimi anlayışını ve jimnastik akımlarını bizlere sunarken hem de ülkenin Osmanlı son döneminden Cumhuriyet rejimine geçiş evresini de genel hatlarıyla ele almaktadır. Bu geçiş evresinde Jön Türkler ile ilişkisi bulunan ve teşkilatlanma anlamında aktif role sahip olan Selim Selim Sırrı Tarcan’ın ittihatçı yönünü de detaylı okumak için hakkında yazılan bir diğer “İdealist İttihatçı Bir Muallim Selim Sırrı Tarcan” başlıklı kitabı da okuyabilirsiniz.
Kitabı okuduktan sonra beden eğitimi öğretmeni olmak isteyenler için de “Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği” hakkındaki içeriğimizi okumanızı tavsiye ederiz.