Parkur Sporu
1900’lü yıllarda Fransız Denis Subayı Georges Hebert, görevi gereği gittiği Karayip Adası’nda parkurun temelleri atmıştır. Ada halkının zorlu ve engebeli yolları estetik bir şekilde kolayca geçtiğine tanık olmuştur.
Yerli halkın bu fiziksel yeteneklerinden etkilenen Hebert, daha sonra “Methode Naturelle” denen bir sistem geliştirdi. Bu sistem ise yakın zamanda Fransız ordusunun temel eğitimini oluşturdu.
İlerleyen zamanlarda ise sene 1950’ye geldiği zaman oluşturulan bu sistem farklı bir isimle anılmaya başlamıştır. Engel anlamına gelen parkur ismi ile… 1970’li yıllara gelindiğinde ise Fransız Özel Kuvvetlerinden emekli Raymond Belle, bu sistemi çocuğu David’ ve arkadaşlarına anlatmıştır.
Sonrasında ise bu sporu tanıtma girişimleriyle birlikte parkur sporu son 15-20 yılda herkes tarafından popüler olmuştur. Meraklıları ise gün geçtikçe bu sporun peşinden sayıları artarak heyecanla gitmektedirler.
Parkur, gençlerin farklı hareketler eşliğinde binadan binaya atladığı, yüksek yerlerden uçarcasına zıpladığı bir spordur. Bu sporu yapanların belli bir çevikliğe, dayanıklılığa ve dengeye sahip olması elzemdir. Günlük hayatın akışı içerisinde kullanılan her yer bu sporun yapılabileceği bir yerdir.
Sonuç itibariyle parkur sporu için temel olan yedi beceriye sahip olmak gerekmektedir. Bunlar;
- Denge (Balance)
- Koşma (Running)
- Sıçrama (Jumping)
- İniş (Landing)
- Atlama (Vaulting)
- Tırmanma (Climbing)
- Sallanma (Swinging)
Sonuç itibariyle işinin karşısında kullanabileceği, aşabileceği her zorlu engel, temel becerilerle kolayca geçilebilmektedir. Bunun için sıkı çalışmak, geçeceği alana dair zihinsel odak ve uygun rota kabiliyetlerine hakim olunmalıdır. Aynı zamanda bu işlemlerin uygulanabilmesi içinse disiplin olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır.
Peki bu parkur sporunu ya da bu disiplini daha farklı şartlar altında yapanlara göz atmaya ne dersiniz?
Gazzeli Parkur Sporcuları
Gazzeli parkur sporcuları, birçok Filistinli’nin işgalci İsrail tarafından gelen kurşunlarla hayatını yitirenlere şahit oldular. Bu tarz acı olaylara şahit olmalarına rağmen bu sporu yapmaya devam ediyorlar. Parkur sporunu ise “Gaza Parkour Street” grup adıyla genç kitleye hitap ederek yapmaya ve gelişmeye devam ediyorlar.
Bu sporu yaptıkları yer ise yaptıkları spora gerçek manada ölümle sonuçlanabilecek tehlikeler sunmaktadır. Gazzeli parkur sporcuları, Gazze – İsrail sınırına yakın bulunan bir sınır bölgesinde çalışma yapmaktadırlar.
Filistinli parkur sporcusu Mazın Kanan konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır;
“Gazze Şeridi’nde bu sporu yapabileceğim, sınır bölgesinden başka geniş bir alan yok. Buraya tutkunu olduğumuz parkur sporu için antrenman yapmaya geldik. Dünyaya Filistin halkının yaşamak ve spor yapmak istediğini söylemek istiyoruz.”
Kimileri için geçmişte birilerinden kaçmak amacıyla yapılan ustaca hareketler, belki de günümüzde spor olarak değer görmektedir. Fakat günümüz Filistin sokaklarında ise birilerinden kaçabilmek için bu spor yapılmaktadır.
Hangi amacıyla yapılıyor olursa olsun şu bir gerçek, spor sadece spor olarak etki göstermemektedir. Spor yapanlar, bulundukları ortama veya ruh haline uygun şekilde sporun gücünü yansıtarak dışarıya aktarmaktadırlar.
Filistin topraklarında bu sporu yapanlar, salt tek başına spor olsun diye binadan binaya atlamamaktadırlar. İşgalci İsrail’e karşı bir duruş, bir mücadele ve bir var oluş hikayesi göstermeye çalışmaktadırlar.
Bu durumun en yalın haliyle görülebileceği bir gündeme sahibiz. Geçmişten günümüze kadar seyreden bir mücadelenin hala daha ayakta olmasının arka planda yatan bir sebebi olmaktadır.
Gazzeli Parkur Sporcuları ise bu sebebe verilebilecek en iyi örnekler arasında yer almaktadır.
Ayrıca kötülüklere karşı daha sağlam mücadele etmek için “Boks Branşı Nedir” konulu yazımızı da okuyabilirsiniz. Kim bilir belki bu bağlamda siz de dövüş sporu öğrenmek istersiniz. 🙂
