Deprem Sonrası Çocuklar İçin “Oyun” Olgusu
Deprem Sonrası Çocuklar İçin “Oyun” Olgusu

Deprem Sonrası Çocuklar İçin “Oyun” Olgusu

Deprem Anı (Beden) ve Deprem Sonrası (Ruh)

Dünya, insanlığın yaratıldığı ve hayatta kalma içgüdüsü ile mücadele ettikleri sahadır. Bu mücadele ise, hayatın her anında ve alanında sürdürülmüş bir tavır/davranış/tepki olmuştur. Şu an itibariyle millet olarak imtihan verdiğimiz, mücadele gösterdiğimiz doğal afetlerden birisi olan deprem, zaman zaman farklı coğrafyalarda kendini göstermektedir. Aslında deprem doğanın kendi içinde doğal olan bir durumdur.

Burada doğal olanın beraberinde getirdiği yıkımlar, enkazlar vb. sonuçlar maalesef insanın kendisinden kaynaklı bazı problemlerin de getirdiği sonuçlardır. Bu konuyla ilgili olarak şu söz her şeyi açıklar diyebiliriz. Deprem değil, ihmal öldürür!

Bağlamdan uzaklaşmamak için deprem olayının kendisine fazla odaklanmadan uzman olduğumuz alan ile ilgili konuya geçmek yerinde olacaktır. Malum deprem anı ve deprem sonrası ortaya çıkan kritik durumlar ve bu durumlara karşı yaklaşımlar önem arz ediyor. Deprem sonrasında; haberlerin sunumu, sosyal medya kullanımı, çocuklara depremin anlatımı vb. konular alanında uzman kişiler tarafından ayrı ayrı düşünülmeli ve pratiğe dökülmelidir. Bizler de spor ve eğitim konusundaki yeterliliğimiz doğrultusunda çocukları merkeze alan olgulara odaklanmak istedik.

Hayat karşımıza ne çıkarırsa çıkarsın bir şekilde akmaya, ilerlemeye devam ediyor. Deprem sonrasında hayata tutunan çocukların ise psikolojik ve sosyal durumlarını korumak gerekiyor. Özellikle yoksul ailenin çocukları doğal afetlerin sonrasında daha savunmasız hale gelebiliyor. Toplumun sahip olduğu dayanışma, örgütlenme ve iş birliği halinde hareket edebilme gibi değerler, afetin bıraktığı izlerin etkisini belirleyen faktörlerdir.

Deprem anı ve hemen sonrasındaki ilk uygulamalar insanı bedensel olarak hayatta tutmak için yapılan yoğun çalışmalara karşılık gelmektedir. Deprem sonrası ve toparlanma evresi ise, insanın ruhsal açıdan hayata tutunmasına yönelik de birtakım çalışmaların yürütüldüğü bir süreç olmalıdır.

En nihayetinde bugünün depremzedesi olan çocuklar, gelecek yarınların bir değeri ve biricik insanları olacaktır. Bu sebeple çocukların hayata daha sıkı tutunabilmeleri ve psiko-sosyal açıdan olumlu manada yönlendirilmesi noktasında hem bugüne hem de yarına dair katkı sağlamak amacındayız.

Deprem Sonrası Çocuklar İçin “Oyun” Olgusu

Deprem sonrası çocuklar

Deprem sonrasında çocukların güvene ve sevgiye dayalı yaşam alanının oluşmasında oyun oynamak etkili bir pekiştirecek olmaktadır. Bu sayede duyguların paylaşılması, sıcakkanlılığın oluşması, sevgi ve güven odaklı iletişimin kurulması oyun sayesinde daha doğal şekilde sağlanacaktır. Çocukların oyun oynarken bulundukları ortam içerisinde uygun davranışları görmesi ve sergilemesi, deprem sonrasında olumsuz etkilenen psikolojik durumlarını ilerleyen yaşlarda toplum içerisinde, aile ve sosyal hayatlarında sağlıklı hale dönüştürmeye yardımcı olacaktır. Deprem durumunu yaşayan çocukların, hayatlarında uzun sürme ihtimali olan kronik travma durumunun da önüne geçmeye olanak sağlayabilir.

Deprem gibi doğal afetler sebebiyle insan hayatında rutin olan döngü, hiç beklenmedik şekilde bozulabiliyor. Haliyle insanların hayatlarına tekrardan kaldıkları yerden devam edebilmesi için toparlanma sürecini sağlıklı şekilde atlatmaları elzemdir. Bu noktada çocukları merkeze aldığımızda ise oyun oynamak, hayatlarındaki gidişatı normal olana yakınlaştırmaya yardımcı olacaktır. Aynı zamanda oyun oynamak sayesinde çocuklar eğlenceli vakitler geçireceğinden kendilerini iyi hissedecek ve duygularını uygun yolla toparlamış olacaklardır.  Buradan hareketle zor dönemlerden geçen çocukların oyun oynaması aslında en temel ilacıdır diyebiliriz.

Çocukların aile bireylerinden sonra destek aldıkları ilk kişiler arkadaşlarıdır. Oyun oynamak ise, çocukların arkadaş ortamında bir eylemi yerine getirerek kendilerini en iyi şekilde ifade etmelerine olanak sağlar. Bu sebeple deprem sonrasında çocukların mümkünse arkadaş ortamında, mümkün değilse güven duyacakları kimseler ile oyun oynaması sürecin gidişatını olumlu yönde etkileyecektir.

Söz konusu deprem sonrası çocuklar için oyun olgusu olunca, oynatılan oyunların işlevi de farklı bir boyut kazanmaktadır. Bu oyunların kazanmak ve kaybetmek ile sonuçlanmaması bizim açımızdan önemli ve kritik bir yere sahiptir. Çünkü normal şartlarda çocukların oyun oynarken kazanması veya kaybetmesi durumu, değerler eğitimi açısından anlamlı olabilmektedir. Ancak deprem sonrası çocuklar için oyun olgusu, takım ruhunu geliştirecek, iş birliği oluşturacak, iki farklı takım veya katılımcı değil, bütün olarak aynı amaç doğrultusunda hareket ettirilmesini amaçlayan oyunlar oynatılmalıdır. Buradaki amaç, çocukların kendi aralarındaki dayanışmayı sağlayarak psikolojik olarak güçlenmelerini ve duygularını düzenlemelerini yönetmektir.

Normalleşme Süreci: Kaş Yapayım Derken Göz Çıkar(ma)mak!

Deprem gibi etkisi büyük ve yoğun olan doğal afet sonrasında bireyler ve toplumun kendisi bir şekilde normalleşme sürecine girecektir. Bu konuda başta sorumlu kişilerin olayı doğru anlaması ve aktarması önemli bir yere sahiptir. Tarihin belli dönemlerinde bu gibi durumlar yaşanmış ve hayatın akışı da bir şekilde rutine dönmüştür. Bugün de, gelecek nesiller için tarih sayfalarında ders alınması ve anılması gereken önemli bir gün olacaktır.

Toplumsal düzenin devam edebilmesi için her bir birey sorumluluklarını yerine getirmelidir. Duygusal anlamda da iş birliği içerisinde olduğu ve iletişim kurduğu insanlarla etkileşimde bulunmalıdır. Elbette normalleşme sürecine girildiği zaman bugünlerin unutulmaması gerektiğini belirtmek de fayda vardır. Unutulmuş bir şekilde yerine getirilen her normal rutin, maalesef ahlâki değerler bakımından uygun olmayacaktır.

Kaş yapayım derken göz çıkarma(ma)k için bir konunun özellikle altını çizmek gerekiyor. Oyun oynamak her şeyden önce çocuğun gönüllü olarak, kendi isteğine bağlı bir eylemdir. Bu sebeple deprem sorası çocuklar için oyun olgusu, ilaç olması amacıyla zorlama ve emrivaki ile yaptırmaya çalıştırıp zehir haline getirilmemesine dikkat edilmelidir. Böyle bir kriz döneminde oyun, sadece çocukların belli görevleri yerine getirdiği ve buna bağlı olarak kazandığı veya kaybettiği bir görünüme sahip değildir.

Oyun oynamak görünenin ötesinde daha anlamlı ve gerek psikolojik, gerekse psiko-sosyal bakımdan önemli bir işleve sahiptir.

Konuyla bağlantılı olması bakımında “IAAF Çocuk Atletizm” başlıklı içeriğimizi de ayrıca okuyabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir