Usain Bolt Atletizme Başlıyor
Usain Bolt, 21 Ağustos 1986 tarihinde Jamaika’da dünyaya gelmiştir. Çocukluk yıllarında çok kriket ve futbol branşlarına merak duymuştur. Bu merakını ise belli bir yaşa kadar devam ettirmiştir. Ancak okulunda görev yapan antrenörü, Bolt’un koşuya dair doğal yeteneğini fark etmiştir. Daha sonrasında ise spor tarihinin önemli figürlerinden biri olacak olan Usain Bolt, atletizmle ilgilenmeye başlamıştır.
İlerleyen yıllarda ise dünyanın en önemli yarışmalarından biri kabul edilen Jamaika Lise Şampiyonası’dır. Bu yarışmada ise usan Bolt da takozdaki yerini almıştır. 13-14 yaşlarında elde ettiği başarılarla 200m için ün sahibi olmaya başlamıştır.
Kariyerinin ilk yıllarında antrenörleri tarafından 100m koşucusu olarak düşünülmemiştir. Bunun sebeplerinden biri ise fiziksel özelliğinden kaynaklı olmasıdır. Usain Bolt, 100m koşusu için tercih edilmeyen bir boy uzunluğuna sahiptir.
Bu sebeple bacak boyu da sprint koşusu için çok uzundur. Ancak bu görüş Bolt’un yaptıklarıyla birlikte değişime uğramıştır. 200m koşu yaptığı zamanlarda Bolt, belli sakatlıklarla yüzleşmek zorunda kalmıştır.
Tedavi amacıyla başladıkları süreçte sakatlık kaynağının omurgadan kaynaklı olduğu ortaya çıkmıştır.
Omurga, bel bölgesine doğru bir eğriliğe sahiptir. Kısacası Usain Bolt, skolyoz rahatsızlığı ile karşı karşıya kalmıştır.
Tedavilerin sonunda ise omurgayı korumak ve oluşan ağrıları dindirmek için kas kütlesinde bir artış olması gerektiğine karar verilmiştir. Ortaya çıkan bu olumsuzluk ise Usain Bolt ve antrenörü Glen Mills’i daha farklı bir stratejik yönelime itmiştir.
Dünya Rekorları
Daha fazla kas kütlesi, daha hızlı bir koşu demektir. Haliyle Bolt, 200m koşusu ile birlikte 100m koşusuna da geçiş yapmıştır. Gerekli antrenmanlar yapıldıkça 100m için daha uygun duruma gelen Bolt, 5. resmi yarışında 9,72 koşarak dünya rekorunun sahibi oluyor.
Rekorlar ise kendisi tarafında yenilenmeye devam etti. Sahip olduğu dünya rekorunu 2008 Bejing’de 9,69’a düşürerek yeniden kırmıştır.
2009 yılında ise belki de hiçbir atletin kıramayacağı bir rekora imza atar. Belki de kıracak bir atlet çıkacak ancak en nihayetinde bu rekor uzun yıllar Usain Bolt’a ait olacak gibi duruyor.
2009 yılında 100m sprint koşusunda ulaştığı en kısa süre 9,58 olmuştur. Kırılması zor bir dünya rekoru…
200m koşu rekorunu da 19,19’a düşürerek bu zorlu branşta da adını en üste çıkarmıştır. Daha sonrasında ise Jamaika adına takım arkadaşlarıyla koştuğu 4x100m koşusunda da rekor kırarak ayrı bir başarı elde etmiştir.
Tüm bu rekorlara sahip olmasının ve ulaştığı hızın sebepleri arasında ise omurga eğriliğinden kaynaklı bir durumu vardır. Usain Bolt’un sağ bacağı sol bacağına göre 1,27cm daha kısadır. Bu durum ise fiziksel anlamda olumsuzluk gibi görünse de Bolt için pek öyle değildir.
Rakiplerine nazaran koşu sırasında attığı adımların yerle sürtünme süresi daha kısa olmaktadır. Bu sayede de takozdan çıkarken ki dezavantajını ilerleyen mesafelerde avantaja dönüşmektedir.
Kazandığı birçok yarış, kırdığı birçok rekor ile bizlerin zihninde ayrı bir yere sahip olan Bolt, daha çok olimpiyat ile özdeşleşerek farklı bir figür olmuştur.
2008 Bejing, 2012 Londra ve 2016 Rio’da 100m sprint yarışında üst üste kazandığı üç altın madalya ile zor bir şeyi başarmıştır.
Micheal Phelps ile birlikte olimpiyatta sergiledikleri kolay kolay herkesin yapabileceği bir şey değildir.
Efsane isim Usain Bolt, 2016 Rio Olimpiyatları’ndan sonra ise emeklilik kararı almıştır. Atletizm artık daha farklı bir seyir zevkine sahip bir şekilde devam etmektedir.
Olimpiyatlar denilince başka bir isim olan “Michael Phelps” hakkındaki yazımızı da okuyabilirsiniz. 🙂